iş yapar

Ali Rıza Efendi (1839-1893) – Atatürk Ansiklopedisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün babası

Mustafa Kemal Atatürk’ün baba soyu Konya/Karaman’dan Makedonya’ya göç etmiştir. Rumeli’deki “Kızıl Oğuz” veya “Kocacık” göçebelerine dayanmaktadır. Bugün Makedonya Cumhuriyeti’nin Debre kentine bağlı aynı adı taşıyan bir belediye olan Kocacık’ta yaşayan Türkler de bu bilgiyi “ataları Konya/Karaman bölgesinden geldiler” diyerek aktarıyor. . Aile, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Manastır Vilayeti’ne bağlı Debre-i Bala Sancağı’nın Kocacık (köyü)’ne yerleşmiş ve 1830’larda Selanik’e göç etmiştir. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi 1839 yılında burada doğdu.

Okuma: Ali rıza bey ne iş yapıyordu

Babası Kızıl Hafız Ahmet Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Kızıl Hafız Ahmet Efendi’nin Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi adında bir oğlu ve Nimeti Hanım adında iki kız kardeşi vardır. Kızıl Hafız Ahmet Efendi ile Ayşe Hanım’ın evliliğinden dört çocuk dünyaya geldi: “Mustafa” (bebekken beşikten düşerek öldü, adı Kemal Atatürk’e verildi), “Hatice“, “Bereket” ve “Ali Rıza“. Ali Rıza Efendi’nin annesi Ayşe Hanım, kocasının ölümünden sonra Halil Efendi ile evlendi. Bu evlilikten “Emine” adında bir çocukları oldu (Zübeyde Hanım’dan 3 ay sonra Nisan 1923’te İstanbul’da öldü). Yani Ali Rıza Efendi’nin dört kardeşi vardı. oğlu Salih Efendi ve ikinci eşi Müberra Hanım, torunlarıyla yedinci nesle ulaştılar. Belgelerden Atatürk’ün Müberra Hanım’a “teyze” diye hitap ettiğini biliyoruz. Beş çocuklarından Necati Erbatur, 28 Eylül’de nişanlandı. 1927 Dolmabahçe Sarayı’nda Diğer çocukları Vüsat Erbatur’un kızı Nesrin Hanım ve Feridun Söğütligil’in düğün töreni 1 Ekim’de gerçekleşti. 937, Park Otel’de yapıldı ve Atatürk bu düğün törenine katıldı.

Ali Rıza Efendi’nin babası Ahmet ve babası Amcası Mehmet Emin’in taşıdığı “Hafız” unvanı hem dini bilgilerini hem de öğretmenlik görevlerini gösterir. . Yine her iki kardeşin de taşıdığı “Usta” unvanı onların eğitimli ve eğitimli insanlar olduğunu gösterir.

Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi, 1839 yılında Selanik’te doğdu. Selanik’te Abdi Hafız Mektebi’nde okudu, vakıf idaresine memur olarak girdi, gümrük memuru olarak çalıştı ve son olarak ilçenin Papazköprü (Çayağzı) ilçesinde ticaretle uğraştı. Selanik ve çevresine ve hatta İstanbul’a odun ve odun kömürü sağlayan bu bölgede birkaç yıl hizmet ettikten sonra Rüsumat’tan ayrıldı. O bölgede asayişin bozulması ve Yunan çetelerinin sürekli baskısı onun ayrılmasında rol oynadı. O sırada yeni evli olan Ali Rıza Efendi, karısını bu dağınık ortamdan kurtarmak istemiştir. Buradaki hizmetinin 1870’lerden 1880-1881’e kadar sürdüğü bilinmektedir. Bu verilere göre Ali Rıza Efendi evlendiğinde Çayağzı’nda bu pozisyondaydı ve Mustafa Kemal olarak dünyaya geldi. Hatta Zübeyde Hanım Mustafa Kemal’in doğduğu günleri şöyle anlatıyor: “Ali Rıza Efendi’nin ofisi o zamanlar Selanik yakınlarındaki Çayağzı’ndaydı, bazı geceler eve gelmedi ”.

1935 1876 yılında el konulan ve Ali Rıza Efendi’ye ait olduğu belirlenen bir fotoğraf üzerinde yapılan araştırma sonucunda, 1876-1877 yılları arasında Selanik’te Asakir-i Milliye Taburu’nda Selanik rütbesinde görev yaptığını öğreniyoruz. Birinci Mülazım” (Üsteğmen). Selanik Asakir-i Milliye Taburu, 1876 Osmanlı-Sırp Savaşı’nın başında Danıştay Başkanı olan Mithat Paşa’nın girişimiyle oluşturulan gönüllü taburlardan biridir. Namık Kemal ve Ziya Paşa, halktan gönüllülerin katılımıyla orduya destek amaçlı böyle bir kuvvet oluşturulması fikrini destekleyenler arasındaydı. Asakir-i Milliye ismini vermek ve savaşa hazırlanmak. Başarılı bir eğitim almış bu taburun İstanbul’a getirilmesinin halkı teşvik edeceğine inanılırken, Ali Rıza Efendi’nin de içinde bulunduğu tabur, 24 Aralık 1876’da başkentte Orhaniye zırhlısı ile karşı karşıya geldi. Görkemli bir törenle karşılanan tabur, Midhat Paşa’nın önünde resmi geçit yaptı ve Süleymaniye Kışlası’nda askere alındı. Ali Rıza Efendi bu taburun ikinci tümeninde üsteğmendir. Ali Rıza Efendi, Selanik’in Islahhane semtinde, Emir Bostan’da ve Numan Paşa Camii avlusunda Asakir-i Milliye askeri tatbikatlarını yaptırdı.1294 (1878) tarihli devlet salnamesindeki personel listesinden Selanik Evkaf memurlarından Ali Efendi’nin üsteğmen olduğu görülmektedir. Bu tabur daha sonra II. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın sonucundan önce Abdülhamid tarafından lağvedilmiştir. Kereste ticaretine atılır. Atatürk’ün çocukluk arkadaşı ve babasını tanıyan Kütahya Milletvekili Hacı Mehmet Somer’e göre, Ali Rıza Efendi’nin kereste ticaretine girişi Çayağzı’nda tanıştığı tüccarlardan etkilenmiş ve iyi para kazandıklarını görmüştür. İş hayatına eline bir miktar para koyarak ve Cafer Efendi ile ortaklık kurarak başlayan Ali Rıza Efendi, başlangıçta iyi paralar kazandı. Ancak daha sonra işleri çöktü. Bunun nedeni haraç talep eden Yunan haydutlarıydı. Hacı Mehmet Somer bu durumu şöyle anlatmaktadır:

Ali Rıza Efendi kereste ticareti için elinden geleni yapmıştır. Başlangıçta büyük başarı kazanan bu girişim, Katerin’in ebedi belası olan haydutların açgözlülüğünü kışkırttı. Ali Rıza Efendi’ye para göndermekle tehdit ettiler. Para göndermezse odunlarını yakacaklarını açıkladılar. Bu nedenle ormanlık alana gidip çalışmalarını kontrol etmek mümkün olmadı. İşlenmiş ahşabı sahile taşımaktan korkuyordu. Çünkü bu odun parçaları haydutların rehineleriydi. Ali Rıza Efendi’den beklenen para gelmeyince bütün sopaları yaktılar. İşçileri de tehdit ettiler. İşçiler de dağıldı. Sonuç olarak Ali Rıza, ateşten mal kaçırmak gibi mümkün olan Efendi’yi kurtarmaya çalıştı.

Buradaki bütün haydutlar siyasi çetelerdi. 1298’de Teselya’nın Yunanistan’a teslim edilmesiyle (1883), Yunan sınırı, Catherine şehri ve Olympos dağlarına dayanıyordu. Bununla ilgiliydi. 1877 Rus Savaşı’ndan sonra Makedonya çetelerle dolup taşmıştı ve oradaki Türkler artık rahat değildi. Bu siyasi çeteler yüzünden Ali Rıza Efendi’nin ticareti de bozuldu.

Makbule Hanım, babasının işinin Rum eşkıyaların faaliyetleri yüzünden mahvolduğunu söyledikten sonra, ” tuz ticaretine başlamış ve dükkânındaki tuzun bozulduğunu öğrenmiştir. Ali Rıza Efendi, 1466’da Konya/Karaman’dan Vodina’ya (şimdiki Edessa) gelmiştir. 1870 veya 1871’de Selanik yakınlarındaki Lankaza’ya (Langaza) göç eden Sofuzade Feyzullah Efendi ve Ayşe Hanım’ın üç çocuğundan Zübeyde Hanım (1857 – 15 Ocak 1923) ile evlendi. Evlendiklerinde 13-14 yaşlarında olan Zübeyde Hanım, kızı Makbule Hanım’ın anılarında anlattığı gibi çok güzel bir genç kızdı: “Annemin gençliği gözümün önünde… Uzun boylu, zayıf bir Kadın altın saçlı ve yeşil gözlü. Çocuklar her zaman annelerinin dünyanın en güzel kadınları olduğunu düşünmüşlerdir. Ama annem gerçekten çok güzeldi…

Ayrıca bakınız: İşe dört elle sarılma isteği nasıl her dem taze kalır? | Kariyer Rehberi

31-32 yaşındaki Ali Rıza Efendi, Vakıf Yönetiminde görevliydi. Hedeflediği Zübeyde’den 17-18 yaş büyüktü. Kızın annesi, özellikle Ayşe Hanım, toplum hizmeti nedeniyle kızından ayrılacağından korktuğu için önce evliliğe karşı çıkar. Sonunda Mustafa Kemal’in amcası Hüseyin Ağa aileyi ikna etti, düğün gerçekleşti ve iki genç evlendi. Evliliğin ilk yılları bu evde geçer. Önce bir kızları olur, ona “Fatma” (1871/1872 – 1875) derler. Ondan sonra iki erkek alırlar. “Ahmet” (1874 – 1883) ve “Ömer” (1875 – 1883). Bunlar arasında “Mustafa” (1881 – 10 Kasım 1938), “Makbule” (1885 – 18 Ocak 1956) ve “Naciye” (1829 – 1901). Nihayet Mustafa’nın doğumu ve varlığıyla hayata bağlanan aile, bu kez büyük bir moral buhran içinde hırçınlaşan ve ağır hasta olan Ali Rıza Efendi’nin ölümüyle darmadağın olur. Zübeyde Hanım anılarında bu gelişmeleri şöyle anlatır: “Merhum son günlerinde işinin kötü gitmesine çok üzüldü. Kendini serbest bıraktı. Daha sonra derviş-gizli oldu ve eriyip gitti. Kocamın hastalığı büyüyordu ve artık yaşayamazdı.” Makbule Hanım’a göre Ali Rıza Efendi: “İşlerinin kötüye gitmesine çok üzüldü… Sonunda bağırsak veremi oldu. Üç yıllık hastalıktan sonra öldü…” Prof. DR. Şerafettin Turan’a göre Ali Rıza Efendi’nin ölüm nedeni “bağırsak enfeksiyonu olmalı.”

Ali Rıza Efendi’nin ölümü için farklı tarihler verilmiştir.Mustafa Kemal’in tarihsiz anılarında “… Şemsi Efendi Mektebi’ne kaydoldum. Babam kısa bir süre sonra öldü“. Kız kardeşi Makbule Hanım ise anılarında, doğduğunda (1885) babasının hastalığının başladığını, işe gidemediğini, bir yaşına geldiğinde hastalığının çok ağırlaştığını ve babasının en küçük kardeşi Naciye (doğum: 1889) kırk günlükken öldü.

Bu durumda Ali Rıza Efendi’nin ölümü 1889 veya 1890 yılının ilk aylarına denk gelmelidir. Mustafa Kemal de o sırada dokuzuncu sınıftaydı ve Şemsi Efendi Mektebi’nde üçüncü sınıftaydı. Afet İnan, “Mustafa ilkokuldayken babası tarafından yetim kaldı“; Ali Fuat Cebesoy da “Babası öldüğünde Mustafa Kemal 9-10 yaşındaydı” yazıyor. Selanik’te gömülü mezarlık. Boş zamanlarında askerlik mesleğiyle ilgilendi ve gönüllüler yetiştirdi. Aynı zamanda Selanik’te kurulan “Gönüllü Taburu“nun kurucularından biriydi. Memuriyetten ayrılarak kereste ticaretine başlayan Ali Rıza Efendi, çetelerin gasp taleplerine boyun eğmeyen ve onlarla çatışmayı göze alan cesur bir kişiydi. Bir kez daha, işini bırakma pahasına istediği “haracı” vermeyecek dürüst bir insandı. “Başka çare yok” diyen Ali Rıza Efendi, açık görüşlü, modern, açık ve aydın bir insandı. Mustafa’nın mahalle okulundan çağdaş bir eğitim kurumu olan Şemsi Efendi Mektebi’ne nakledilmesi onun yenilikçi ve parlak kişiliğini göstermektedir.

Ali GÜLER

EDEBİYAT

ATADAN, M., “Atatürk Ağabeyim”, Yeni İstanbul Gazetesi, 1 Kasım 1952-22. Mart 1953.

AYDEMİR, S.S., Bir Adam Mustafa Kemal, Cilt I (1981-1919), İstanbul 1981.

COŞAR, Ö. S., Atatürk Ansiklopedisi Cilt I, (1981-23 Temmuz 1908), İstanbul 1973.

GÖKSEL, B., Atatürk’ün Şecere Kitabı Üzerine Bir İnceleme, Ankara 1987.

Ayrıca bakınız: Türk Halkbilimi Bölümü | IIENSTITU – Edebi Eleştiri

GÜLER, A., Atatürk’ün Torunları: Kızıl Oğuzlar, Konyars, Berikan Yayınevi, Ankara 2005.

GÜLER, A. , Dahi Kodlar, (Mustafa Kemal Atatürk’ü Yapan Süreçler ve Birikimler), Truva Yayınları, İstanbul 2010.

SÖNMEZ, C., Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım, Ankara 1998.

SUNGU, İ., “Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi ve mensubu olduğu Asakir-i Milliye Taburu”, Belleten , C III , s. 10, Nisan 1939.

ŞAPOLYO, E. B., Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, 3. baskı, İstanbul 1957.

TURAN , Ş., Mustafa Kemal Atatürk’ün Eşsiz Yaşamı ve Kişiliği, Bilgi Yayınevi, Ankara 2004.

Türklerin Altın Kitabı, Gazi’nin Hayatı , 2. baskı, İstanbul 1961 (Birinci baskı: İstanbul 1928).

UNAT, F. R., “A tatürk’ün Ailesi Efradı ve Karabet Dereceleri”, V. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 1956.

UNAT, F.R., “Atatürk’ün eğitim hayatı ve büyüdüğü dönemin milli eğitim sistemi”, Atatürk Konferansları I of the Turkish Historical Society, Ankara 1964.

YALMAN, A.E., “Ekselanslarının Tarihi Türkiye Millet Meclisi Başkanı Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa”, Vakit Zeitung , 10 Ocak 1922.

Ayrıca bakınız: 4.sınıf türkçe ders kitabı beyin ne iş yapar cevapları

.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button