Edebiyat

Dîbâce nedir ? – Edebiyat Haberleri

Dîbâce’nin, +çe eki ile Farsça dîbâ kelimesinden oluştuğuna inanılmaktadır. Dîbâ, ipeksi ve renkli bir kumaşa dokunan, saten veya kanvas, altın veya gümüşle karıştırılmış ve çok çeşitli kumaşlara verilen isimdir. dîbâce’nin, dîbâh’ın Arapçalaştırılmış hali olan dîbâc (deybâc) kelimesinden geldiği ve “sevgilinin yüzü” anlamına geldiği ve “çiçekleri dallanmış bir tür ipek kumaş; bir tür yazı anlamına gelir”. (Dihhudâ, “Dîbâc”, “Dîbâce” sanatı. Sözcüğün sıklıkla “c” şeklinde geçmesi ve kullanımdaki anlamı, bu iki görüşten ikincisinin daha doğru olma ihtimalini artırmaktadır. Dîbâce, şu anlamlarda da kullanılmaktadır. “İran Şahları tarafından giyilen çok süslü bir korse; kitabın işlemeli, işlemeli ve süslü ilk sayfalı yüzü”. İşte “her nesnenin yüzü ve başlangıcı; yumuşak teni, yüzün yüzü” gibi mecazi anlamlar. âşık; zengin bir üslupla yazılmış bir beyit veya kitabın tanıtımı, önsöz”. Ağaçların damarlarına ve mermer gibi taşlara da bu ad verilir. Kur’an’da “hâ, mim” (حم) harfleriyle başladığı için “havâmîm” olarak adlandırılan Dîbâcü’l-Kur’an”.

“bir kitabın önsözü, bir kitabın önsözü” Geçmişte ve günümüzde anlam farklılıkları olan önsöz, giriş, giriş, takdim, ifade, meram, ifâde-i mahsûsa, ifâde-i meram, iftitah, methal, temhîd, tasdîr gibi kelimelerin de “giriş, giriş, önsöz, ilk kelime, birkaç kelime, sunum, sunum”. Ancak giriş diğerlerinden daha büyük olabilir, hatta bazen ayrı bir eser boyutunda olabilir. Tesadüfen dîbâce kelimesinin klasik edebiyatta genel olarak manzum ve daha özel bir manada kullanıldığı ve onun bazı problemlerini, bazen hayatıyla ilgili bilgileri ve eseri okuyanlardan gelen bazı istekleri içerebildiği söylenebilir. İslamiyet sonrası şiir ve şairlerin durumunu, vahiy ve ilham karşılaştırmasını, Hz. özellikle divan dibâcelerinde tenkid mahiyetinde olup, muayyen fıkra ve rivâyetler vardır. Bu bakımdan Dîbâceler, edebî estetik, tenkit tarihi, metin tahlil ve şerh gibi çeşitli alanlarda, sanatçının şahsiyetini aydınlatmada, sanat ve dünya görüşü anlayışında, eski Türk edebiyatını anlamada çok önemli ve özgün kaynaklar olarak kabul edilmelidir. ve bu konuda daha doğru kararlar vermek. Bazı eserlerde tevhid, münâcât, na’t ve kasidelerden sonra gelen “sebeb-i ta’lîf” bölümleri ile müstensih tarafından başkaları tarafından yazılan esere takriz, hatim ve sonradan yapılan ekleme ve notları değerlendirmek yerinde olacaktır. .

Okuma: Dibace ne demek edebiyat

Ayrıca bakınız: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Nedir? Mezunu Ne İş Yapar? ÜniRehberi

Bir çalışmada İstanbul kütüphanelerinde 492 şaire ait 2500’ün üzerinde divan nüshasında sadece 38 şaire ait Türkçe dîbâce bulunmuştur. Divan şairlerinin Dîbâce yazma geleneği olmadığı için bu durumu açıklamak mümkün olsa da, bazı şairlerin Dîbâce yazmalarına rağmen müelliflerin Divan edebiyatını şiir edebiyatı olarak kabul ettiklerini ve bu Dîbâcelerin nüsha yapmadıklarını da açıklamak mümkündür. çoğunlukla nesir olan. Aslında dîbâce, şairin çeşitli Divan nüshalarından sadece bir veya birkaçında bulunur. Ayrıca şairin vefatından sonra bazı divanların tertip edildiği bilinmektedir. Bu sebeple belirtmek gerekir ki, Dibâceler tarafından yazılan Dîbâce ile Türkçe Divanlardaki Arapça ve Farsça Dîbâceler bu sayıya dahil değildir. Bundan sonra Türkçe Dibâce yazan şairleri şöyle sıralamak mümkündür: Bursalı Ahmed Paşa (ö. 902/1496-97), Necâtî Bey (ö. 914/1509), Revânî Çelebi (ö. 930/1524) , Lâmiî Çelebi (ö. 938/1531-32), Za’fî (ö. 940/1533), Fuzûlî (963/1556), Celalzâde Salih Çelebi (ö. 973/1565), Taşlıcalı Yahyâ (ö. 990/ 1582) ). ), Misalî (XVI. yüzyıl), Ulvi (ö. 993/1585), Cinânî (ö. 1004/1595), Nev’î (ö. 1007/1599), Gelibolu’dan Mustafa Âlî (ö. 1008/1600), Vukufî (XVI-XVII yüzyıllar) ), Nev’îzâde Atâî (ö. 1045/1635), Ali (ö. 1058/1648), Nâdirî (ö. 1061/1651), Abdülahad Nûri (ö. 1061/1651), Şerîfî ( XVII yüzyıl), Sıdkı Paşa (ö. XVII yüzyıl), Nâzik (ö. 1098/1686), Abbas Yari (XVII yüzyıl), Hüsamzâde Feyzî (XVII yüzyıl), Edib (ö. 1099/1688) , Hulusi (ö. 1167) /1753) ), Re’fet (ö. 1179/1765), Ni’metî (ö. 1186/1772), Hanif Bey (ö. 1189/1775), Safâyî (XVIII. yüzyıl), Nuri Bey (ö. 1213/ 1798), Keçecizâde İzzet Molla (ö. 1245/1829), Azmi (ö. 1247/1831), Hüsnî (ö. 1263/1846), Ferdî (ö. 1274/1857), Reşid (ö. 1310/1892), So ûd (ö. 1948), Tâhirülmevlevî (ö. 1951) Türk edebiyatının divan dışındaki manzum türlerinde müstakil dîbâcelere pek rastlanmaz. Örneğin İslam döneminde edebiyatın bilinen ilk örneklerinde Yûsuf Has Hâcibs Kutadgu Bilig ve Edib Ahmed Yuknekîs Atebetü’l-hakāyık, Kutbs Hüsrev ü Şîrîn ve Yazıcıoğlu Mehmeds Muhammediye, Ali Şîr In den Masnavis, Nevâs Heft Atâî’s , klasik plana göre Nizâmî-i Gencevî’ye Nazire olarak yazılmış, kasideden sonra Mesnevî Tevhid, Münacat, Na’t ve Lob tarzında oynar. Eserde hayatın ayet olarak anlatıldığı görülmektedir. Ancak tüm bu çalışmalarda hep aynı yolun izlendiği söylenemez. Örneğin Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn adlı eserinde, ta’lîfin sebebini anlatan âyetlerden önce sâkînâmelerin müdahalesi dışında, eserin başında ayrı bir nesir dîbâce’nin geldiği görülmektedir. Dîbâce yazma geleneğinin mensur eserlerde çok daha güçlü bir şekilde benimsendiği söylenebilir (bkz. MUKADDİME).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Ayrıca bakınız: Gazi Universitesi Fen Fakultesi, Çankaya nerede, Otobüs veya Metro ile nasıl gidilir?

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button