iş yapar

3008 Sayılı İş Kanunu – Atatürk Ansiklopedisi

İş hukuku, ağırlıklı olarak iş sözleşmesine göre çalışan işçiler ile onları çalıştıran işverenler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalıdır ve özellikle ülkemizde bu alanda atılan ilk ayrıntılı ve kapsamlı adımdır. , 1936 tarihli ve 3008 sayılı İş Kanunu’nu üstlenmiştir. Söz konusu kanundan önce, bireyci ve liberal zamanların özelliklerinden dolayı mevzuatımızda işçilerin haklarını tüm boyutlarıyla koruyan, çalışma koşullarını düzenleyen genel hükümler yoktu. ve sözleşme özgürlüğünü kısıtlar.

Madencilerin sorunlarını düzenlemek için çıkarılan ve bireysel iş hukukuna ilişkin ilk yasal belge olarak kabul edilen 1865 Dilaver Paşa Kararnamesi, madende çalışan işçilerin ücretlerini ve çalışma saatlerini belirleyen Ereğli Mangalı tarihli Maadin Nizamnamesi ile düzeltilmiştir. Mecelle’nin 1877’de yürürlüğe giren ikinci kitabında dolaylı olarak çalışma ilişkilerine yer verilmiş, bireyin emeğine kiralanan çerçevesinde değer verilmiş, işçi ise ruhunu kiracıya veren kişi olarak tanımlanmıştır. . Mecelle, işçi ve işverenlerin iş ilişkilerini sözleşme özgürlüğü çerçevesinde düzenleyebileceklerini kabul etmiş ancak zorunlu kurallar öngörülmemiştir.

Okuma: Türkiye’nin ilk iş kanunu hangi yılda kabul edilmiştir

Cumhuriyetin ilanından önceki dönemde, işçilerin zor çalışma koşulları nedeniyle Zonguldak ve Ereğli bölgeleri için iki yasal düzenleme yapılmıştır. Bunlardan ilki, 1921 yılında çıkarılan 114 sayılı “Zonguldak ve Ereğli Havza-i Fahmiye’de Bulunan Kömür Tozunun Genel İşsizlik Ödeneği İçin Sevk Edilmesi Hakkında Kanun”dur. Söz konusu yasa, üretim sırasında ortaya çıkan ve şirket tarafından kullanılmayan kömür tozlarının açık artırmaya çıkarılması ve elde edilen gelirin çalışanlar yararına dağıtılmasını öngörmektedir. Diğeri ise aynı yıl çıkarılan 151 sayılı Maden İşçileri Kanunu Ereğli Havza-i Fahmiye’dir. Anılan kanunda günlük çalışma süresi 8 saat ve asgari çalışma yaşı 18’dir.

Cumhuriyet’in ilanından sonra 1924 tarihli ve 394 sayılı Hafta Tatili Kanunu çıkarıldı. Kanun, nüfusu on bin ve daha fazla olan şehirlerdeki işlerde çalışan işçilere, izin günleri Cuma günü olmak üzere haftada en az 24 saat izin verilmesini öngörüyor. 1935 tarihli kanunda yapılan değişiklikle Cuma olarak belirlenen hafta tatili Pazar olarak kabul edilmiştir. İşçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri kısmen düzenleyen bir diğer kanun ise 1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’dur. Borçlar Kanunu’nun 313-354’ü. Maddeler hizmet sözleşmeleri için ayrılmıştır. Kanun, işverenin işçinin hayatını ve sağlığını korumak için gerekli önlemleri alması gerektiğini şart koşsa da, sözleşme özgürlüğü genel olarak işçiler ve işverenler için sağlandığı için işçiyi bu konuda korumak bugüne kadar mümkün olmamıştır. eşit kabul edilir. 1930’da halk sağlığını korumak amacıyla çıkarılan 1593 sayılı Sağlık Yasası, çocukları ve genç işçileri ve hamile kadınları korumaya yönelik hükümler içeriyordu. Görüldüğü gibi 3008 sayılı Kanun’a kadar olan süreçte yapılan düzenlemeler ya belirli işçilere ve/veya belirli bölgelere özgüydü ya da işçinin sözleşme özgürlüğü açısından korunması yetersizdi. Sanayinin gelişmeye başlamasıyla birlikte işçi-işveren ilişkilerini kapsamlı bir şekilde düzenleyen bir kanunun çıkarılması gerekmiş ve 15 Haziran 1936 tarihli Gazete’de yayımlanan 3008 sayılı İş Kanunu kabul edilmiştir. Söz konusu yasa, işçilerin haklarını yasal olarak güvence altına almış ve iş uyuşmazlıklarının çözümünde uygulanacak ilkeleri belirlemiştir.

İsviçre Borçlar Kanunu’nun aksine, işverenler ve çalışanlar eşit haklara sahip olarak kabul edilmemiş, iş sağlığı ve güvenliği ilkesi kanunla uygulanmış ve iş ilişkilerine devletin müdahalesi emredici hükümlerle sağlanmıştır. Bu kanun, Türkiye’de ilk defa sosyal sigortanın kurulmasını sağlamaktadır. 3008 sayılı Kanun’un tüm bu olumlu niteliklerine rağmen, yürürlüğe girmesi iki dünya savaşına rastlamış olabilecek grev ve lokavt yasağı ile sendika ve toplu iş sözleşmelerine ilişkin herhangi bir hüküm içermemesi, yasanın önemli bir eksikliğidir. kanun. Toplam 148 maddeden oluşan kanun; “Genel Hükümler”, “İş Sözleşmesi”, “İş Organizasyonu”, “Çalışanların Güvenlik ve Sağlığının Korunması”, “İş ve İstihdam”, “Grev ve Lokavt Yasağı ve Endüstriyel Uyuşmazlıkların Çözümü”, “Ekonomik Denetim ve Kontrol Hayat”, “Sosyal Yardımlar”, “Cezai Hükümler”, “Kuruluş”, “Son Hükümler” başlıklı on bölümden oluşmaktadır. Tüm fasıllara ayrıntılı olarak girmek mümkün olmadığı için aşağıda önemli düzenlemeler ve fasıllara yer verilmiştir.

Kanun 1. maddesi işçi, işveren, işveren temsilcisi, aracı ve işyeri terimlerini tanımlamaktadır.Buna göre, bir iş sözleşmesine dayanarak, bir başkasının işyerinde bedenen veya ruhen ve bedenen çalışan kişiye işçi, başka bir kişiyi bedenen veya ruhen kendi işyerinde çalıştıran kişiye de işçi denileceği düzenlenmiştir. kendi iş yeri olarak anılır, işçi işveren olur. Bu tanımlar incelendiğinde, fikri ve beden işçisi ayrımının olduğu ve fikir işçilerinin Kanun kapsamı dışında tutulduğu ortaya çıkmaktadır. İşveren vekili kavramı, “yöneticiler, idareciler ve genel olarak şirketin yönetim ve idaresinden sorumlu olan tüm kişiler” ifadelerine yer verilerek açıklığa kavuşturulmuştur. Aracılar vasıtasıyla çalıştırılan işçilerin durumu özel olarak düzenlenmiş olup, doğrudan işveren veya temsilcisinden değil, üçüncü bir kişi aracılığıyla dahi olsa, “sözleşme şartlarından asıl işverenin sorumlu olduğu ve bu sözleşme hükümlerine tabi olduğu” hükme bağlanmıştır. üçüncü şahıs bir Sözleşmeli”. İş yeri kavramı, “birinci fıkrada tanımlanan işçinin çalıştığı yer” ifadeleri kullanılarak tanımlanmıştır. işyerinin coğrafi sınırlarını belirlemek için temel kurallar.

Kanun 2. maddesine göre günde en az on işçi çalıştıran işyerleri ile orada çalışan işçi ve işverenler dahildir. Öte yandan, çiftçilik, deniz ve hava işleri ile aile üyelerinin veya yakın akrabaların toplandığı ev işleri ve diğer dış işçiler hariçtir. Kapsama alınan çalışanlarla ilgili olarak, işverenlerin muvazaalı davranışlarının önüne geçilmesi amacıyla iş türüne göre on çalışan kriterinin belirlendiği belirtilmelidir. Bu doğrultuda objektif bir kriter sağlanmış olmasına rağmen, o zamanın ekonomik yapısı gereği işyerlerinde ondan az işçi çalıştırıldığı için birçok işçi 3008 sayılı İş Kanununun sağladığı haklardan yararlanamadı.

Ayrıca bakınız: Bakan nedir? Nasıl bakan olunur, olma şartları nelerdir?

Kanun İş Sözleşmesi başlıklı bölümünde (Md.8-Mad.34); İş sözleşmesinin türlerine ve gerekçesine ilişkin düzenlemelere göre iş sözleşmesinin feshine ilişkin olarak; Kol ve kafa işçileri arasında bir ayrım yapılmış ve farklı bildirim süreleri sağlanmıştır. Tarafların sağlık, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak haklı nedenle fesih haklarını kullanabilecekleri düzenlenmiştir. Kıdem tazminatını ilk kez çalışma hayatına kazandıran bu kanunla, beş yıldan fazla çalışanlara her tam yıl için on beş yevmiye kıdem tazminatı ödenmesi öngörülmüştür. Ücretlerle ilgili olarak, ücretlerin haftada en az bir kez nakit olarak ödendiği ve bu sürenin çalışanın muvafakati ile iki hafta veya bir aya ayarlanabileceği belirtildi.

Eserin Düzenlenmesi başlıklı bölümde (Mad.35-Mad.53); Çocuklar ve işçilerle ilgili diğer maddelerin yanı sıra çalışma ve dinlenme saatleri ile ilgili hükümler bulunmaktadır. Haftalık çalışma süresi kırk sekiz saat, maksimum günlük fazla mesai üç saat ve toplam fazla mesai yılda maksimum doksan iş günü olarak belirlenmiştir. Fazla çalışma yapılan her saat için normal ücretin saatlik tutarı yüzde yirmi beşten yüzde elliye çıkarılarak fazla mesai ücretinin ödenmesi öngörülmüştür. Fiili olarak çalışılmadığı halde yasal çalışma saati sayılan durumlar ve dinlenme sürelerinin uzunluğu çalışma saatleriyle ilgili olarak dikkate alınır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Madde 54-Mad. 62) hükümlerinde, işverenlerin işyerlerinde işçilerin sağlık ve güvenliğini korumak için alması gereken tedbirler ile ceza ve idari tedbirler Bu yükümlülüklerin ihlali durumunda İşverenler tarafından uygulanan yaptırımların yanı sıra çalışanların bu önlemlere uyma yükümlülüğüne ilişkin hükümlere tabi olmalıdır.

“Grev ve lokavt yasağı ile iş uyuşmazlıklarının çözümü” başlıklı beşinci bölümde (Md.72-Mad.90) grev ve lokavt yasaklanmış, işçilerin greve gitmesi halinde cezai yaptırımlar uygulanmıştı. , işçiler ve işverenler arasındaki anlaşmazlıklar halledildi, devlet uzlaşması ilkesi kabul edildi. Grev ve lokavt yasağı, rejimi ekonomik ve siyasi olarak korumayı, ulusal birlik ve bütünlüğü güçlendirmeyi amaçlıyordu. Toplu pazarlık ve sendikal düzenlemeler dahil değildir. Ayrıca, çalışanlar ve işverenler arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak üzere çalışan temsilcileri kurulmuştur.İşçi temsilinin her işyerindeki çalışan sayısına göre belirlendiği, işçi temsilinin işveren veya vekili ile görüşerek iş uyuşmazlıklarını “tek” ve “müştereken” halletmeye çalıştığı tespit edilmiştir.

Kanun “Sosyal Yardım” başlıklı yedinci bölümünde (Madde 100-Mad.107), iş kazaları ve meslek hastalıkları, analık, yaşlılık, yaşlılık, işten çıkarılma, hastalık ve ölüm. Türkiye’de ilk defa bahsi geçen risklere karşı yapılacak yardımların devlet tarafından yapılması ve bu amaçla “İşçi Sigortaları İdaresi”nin kurulması öngörülmektedir. Mevcut sosyal güvenlik mevzuatımızda da geçerli olan zorunlu sigortalılık ilkesi kanunla güvence altına alınmıştır. Yönetmelikte, çalışanların işyerlerine alındıklarında otomatik olarak sigortalı oldukları, sigorta kapsamındaki hak ve yükümlülüklerinden feragat edemeyecekleri, bu hak ve yükümlülüklerin azaltılmasına ve başkalarına devredilmesine ilişkin sözleşmelerin geçersiz olduğu belirtilmektedir. İşçilerin sigorta idaresinin öncelikle iş kazası, meslek hastalığı ve analık sigortası yaptıracağı ve ilgili düzenlemelerin yasanın yürürlüğe girmesini takip eden altıncı ayın sonuna kadar yapılacağı açıklandı. İşçilerin sigorta kurumu yasası ancak 1945’te çıkarılabildi.

3008 sayılı İş Kanunu’nun ülkemizde iş hukukunun ortaya çıkmasına önemli bir katkı sağladığı ve işveren ile işçi arasındaki dengesizliği işçi lehine düzeltmeyi amaçladığı görülmektedir. Bu açıdan sosyal ve ekonomik etkileri nedeniyle dönemin önemli yasalarından biri olduğu açıktır. Kanunun birçok hükmü 1950 yılında çıkarılan 5518 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve 1967 tarihli 931 sayılı İş Kanununun yürürlüğe girmesine kadar yürürlükte kalmıştır. Ayrıca 1475 sayılı İş Kanunu ve halen yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu da yer almaktadır.3008 sayılı İş Kanununda işyerinin tanımı, sebepsiz fesih sebepleri ve iş sözleşmesinin süresi. fesih, kapsama giren işçi grupları, sosyal güvenlik ilkeleri vb. bu hükümlerin günümüz iş hukukunda da yer alması, söz konusu kanunun iş hukukunun gelişimine olumlu bir etkisi olarak görülebilir. Ülkemiz.

Orhan Ersun CİVAN

Ayrıca bakınız: Yönetim Danışmanlığı Nedir ? Yönetim Danışmanı Ne iş Yapar ? | Albert Solino Danışmanlık

EDEBİYAT

ARPACI, Murat, “1930’larda Türkiye Devlet, Emek ve Sosyal Uzlaşma Yönetmeliği: 3008 Sayılı İş Kanunu (1936)”, III. Türkiye Lisansüstü Eğitim Kongresi – Bildiriler Kitabı III, Editörler: Nuriye Kayar – Ümit Güneş, Sakarya University Press, İstanbul 2014, s.69-79.

CEYLAN, Ömer, “Sayılı İş Kanunundan. 3008 Sayılı İş Kanununa 931: Türkiye’de Bireysel İş Hukukunun Kurumsallaşması”, Emek Araştırma Dergisi, Cilt:10, Sayı :15, Haziran 2019, s.85-102.

ÇAKMAK, Diren, “Sosyal Uzlaşma Belgesi: 1936 Tarihli İş Kanunu”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2007, s.127- 169.

DENİZ, Önder, Atatürk Çağında Çalışma Hayatı ve 5 Sayılı İş Kanunu. 3008, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İzmir 2005.

GÜZEL, Ali , “Sayılı İş Kanununun Önemi ve Temel Hükümleri. 3008”, Sosyal Politika Konferansları Dergisi, Sayı: 35-36, 1986, s.165-222.

OĞUZMAN, Kemal, “931 Sayılı Yeni İş Kanununun Özellikleri”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt: 33, sayı: 3-4 , 1967, s. 215-227.

SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, 19. Baskı, Beta-Verlag, İstanbul 2020.

Ayrıca bakınız: Atb İş Merkezi, Yenimahalle nerede, Otobüs veya Metro ile nasıl gidilir?

.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button