iş yapar

Oğlumun adını Yılmaz koymak hataymış

Fatoş Güney, ülkenin en karanlık zamanlarında zor şartlar altında anne olmuş bir kadındır. Yılmaz Güney’le olan evliliğinden doğan oğlu henüz 6 aylıkken hem analık hem de babalık görevi ona düştü. Hapishane ziyaretlerinde babasını kucağındaki bebeğiyle tanıştırdı. Oğlu Yılmaz, 13 yaşındayken kocasını tamamen kaybetti. Bugün geriye dönüp baktığında içindeki acı isyana dönüşüyor: “12 Mart, 12 Eylül’ün sorumluları kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor. Oğlumun çocukluğunu kim geri getirecek? Onun çektiği acı ne olacak? Peki ya hayatımdaki zorluklar…”

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

– Anneler Günü için neler söylemek istersiniz?

– İnsanların özüne, ahlaklı olmalarına, onları temiz tutmalarına ve belli değerleri korumalarına inanıyorum. Çocuklarına karşı duyarlı ama sokak çocuklarına karşı duyarsız birini düşünemiyorum. Sokaktaki çocuklar bizim çocuklarımız. Toplumumuzdaki sorunlara kayıtsız kalmamalıyız… Anneler Günü’nde annelere sesleniyorum. Etrafınızda yardıma ihtiyacı olan ve okumaya fırsat bulamayan çocuklar var… Takılarınızı, makyaj malzemelerinizi veya bulunduğunuz yerleri azaltarak çok daha faydalı şeyler yapabilirsiniz. Anneler Günü’nde tüm çocuklara iyi bakın çünkü insan olmanın özü ırk, cinsiyet, din, dil ve renk ayrımı olmaksızın herkese yardım etmektir.

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

– Siz varsınız. zor günler Sen geçmişi olan bir annesin…

Ayrıca bakınız: Erdoğanın şanslı prensi: Bekir Yunus Uçar

– Evet benim anneliğim Türkiye’nin zor zamanlarına denk geldi. 12 Mart’tan önce hamileydim. Oğlum 6 aylıkken Mahir Çayanlar evimize saklandı. O gece genel çağrıya gelselerdi, savaşırlardı. Saklandığı yer yatak odamızın hemen üstündeydi. Belki biz de ölürdük ya da ben çocuğumu kaybederdim. Sonra Yılmaz doğdu. Birkaç aylıkken, 12 Mart’ta babası ilk tutuklanmasını yaşadı. Çok zor günlerdi. Oğlum 6 aylıkken babası hapse girdi ve 10 yıl çıkmadı. Aralarında sadece 3 ay var…

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

– Çocuğunuzu babasız büyütmek zorunda kaldınız…

-Babasız bir çocuk büyüttüm, yalnızım. Tek başına bir oğul yetiştirmek çok zordur çünkü çocuk çaresizce yanında bir baba figürü görmek ister. Ancak çok güçlü bir babası vardı. Değilken bile, her zaman kendini belli etti. Ama sonunda onu sadece hapishane görüntülerinde görebildik. Ve 13 yaşındayken kaybettik. Daha sonra anne ve babalık görevlerini üstlendim. Yabancı bir ülkede, farklı bir kültürde ve yalnız… Yılmaz’ın kızı Elif de yanımdaydı. Çok zor günler geçirdik. Ama onlara her zaman şunu söyledim: “Babanızın adının, manevi mirasının veya şöhretinin ağırlığının sizi bunaltmasına asla izin vermeyin. Kendi kişilikleri olan bireylerdir. Ve hayatta istediğini yapacaksın, endişelenmeden.” Aslında, çocuklar kişilikleri ve başarıları olan çocuklar haline geldi.

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

– Yılmaz Güney gibi bir babanın ve sizin gibi bir annenin oğlu olmanın baskısını hissetti mi?

– Evet . Ben de Yılmaz’ı aradım. Ne büyük bir hata, şimdi bu konuda kendimi eleştiriyorum. Ona öyle bir görev verdik ki… Bu onun hiç üstesinden gelemeyeceği bir şey. Çünkü babası bambaşka bir çağın insanıdır. Onun gibisi olamaz. Tabii oğlumun da büyük zorlukları oldu. Ben de yaşadım, ama… Ben de bu baskıyı her zaman üzerimde hissettim. Mesela ben yetenekli bir insandım, film yapabilirdim. Ama önümde o kadar büyük, devasa bir örnek vardı ki… “Film yapmak ne demek?” diye düşündüm.

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

Acı çekmek. …

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

Yapmak ister misiniz?

– Benim böyle bir kompleksim yoktu. Hayatta hiçbir hırsım yok. “Kariyerim olacak, kendimden bahsedeceğim” gibi kaygılarım yok. Aksine hep kaçarım. Ama bazı şeyler beni rahatsız ediyor. Onlara anlatmak, ifade etmek zorundayım. Hayatımız Yılmaz… Çünkü çok zor günler geçirdik. 3 vuruş gördüm. 1960’lardaki darbe sırasında Yılmaz’ın babası geçmişi nedeniyle ilk “komünist” olarak damgalandı ve hapse atıldı. Ardından 12 Mart ve 12 Eylül… 12 Eylül’de dergide yer alan yazılarından dolayı Yılmaz’ı 100 yıl hapis cezasına çarptıracaklardı. Biz de Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldık. Ve bu acının bedeli ödenmedi. Şimdi Ergenekon davası diyorlar ama sonra yine Evren, Cumhurbaşkanı tarafından köşke davet ediliyor. 12 Mart ve 12 Eylül sorumluları kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor. Oğlumun çocukluğunu, çektiği acıyı kim geri getirecek? Hayatımdaki zorluklar… Mesela Yılmaz Güney gibi bir adamım vardı ama eşsiz bir hayat yaşadım. Onunla asla birlikte olamam, bundan asla zevk alamazdım… Onunla hiçbir şey paylaşamazdım, en basitini bile yaşayamazdım… Onu kim reddedebilir ki?

Ayrıca bakınız: İş Kazası Sonrasında Yapılacak İşlemler – Karma İş Sağlığı ve Güvenliği

Okuma: Yılmaz güney’in oğlu ne iş yapıyor

– Endişeli ve ülke sorunlarına odaklanmış Yılmaz Güney, mevcut tabloyu nasıl bulabilirdi? – Her şey kötü gidiyordu. 70’lerde ve 80’lerde umudumuz vardı. Güzel günler göreceğimizden emindik.Bizi ülkeyi terk etmeye zorlayanların bir gün ülkeyi terk edeceklerini ve asla geri dönmeyeceklerini hep söyledik. Ama asla olmadı. Bugün bakarsanız, hiçbir şey çözülmedi. Bugün bile bazı kurumlar Yılmaz Güney filmlerine sansür uyguluyor, göstermiyorlar. Örneğin, filmleri göstermek için Kanal D ve TRT Şeş’e başvurduk ama bizi geri çevirdiler. Sırada TRT var, aynı şekilde tepki vereceklerini düşünüyorum. Mesela bu bir karmaşa. Türkiye çok garip bir ülke. İnsanlar özgürleşmeyi zihinlerinde olduğu gibi kabul edemezlerdi. Elbette rejimler de burada değerlerini kanıtladılar. Her 10 yılda bir darbe, insanlar katlediliyor, sindiriliyor, hapsediliyor, sürgüne gönderiliyor, işkence görüyor… Anlıyorum ama insan ruhunun özgürleşmesi gerekiyor, her şeyi aşması gerekiyor. Düşünce engelleri olmamalıdır. Hele de sanata gelince… Bunlar Türkiye’yi çağdışı bırakan bir ülke.

Ayrıca bakınız: Reklamcılık Nedir? Reklamcılık Ne İş Yapar? | Öğrenci Blogları

.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button