iş yapar

Özgecanın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: Kalbime ateş düştü ben yandım | Ayşe ARMAN | Köşe Yazıları

Yıkıldık. Biz boştuk. Özgecan cinayetinden sonra hepimiz kendimizi onun yerine koyduk. Herhangi birimizin başına gelebilirdi. Bütün ebeveynler titredi. Çünkü kurban kendi kızı olabilir. Onun vahşi cinayetini tüm hücrelerimizde hissettik. Ağladık Öfke hissettik. İsyan ettik.

Katillerinin en ağır cezayı çekmesini istedik. “Provokasyon yok, iyi davranış yok!” İndirim yapmayın. Olabildiğince yüksek sesle bağırdık. Sokağa koştuk, alışılmadık bir davranıştı ve buna uymayanlar ölüm cezasının yeniden getirilmesini talep etti. “Nasıl olsa Hanya ve Konya’yı hapiste göreceksiniz!” Kısasa kısas isteyenler diyenler de oldu… Bütün bu sesler ve tepkiler yükselirken… Azmini, sakinliğini ve kibarlığını hep bir kişi korudu: Özgecan’ın babası Mehmet Aslan. Sağduyulu ve şefkatli konuşmaları herkesi şaşırttı, canınızı aldılar… Kendi deyimiyle meleğinizin kanatlarını kestiler. Söyleyebileceğini söylüyorsun, dedi. Çıkardığı her şovu gördüm. Her zaman bir şekilde “insanlık dersi” verdi.

Okuma: özgecan babası ne iş yapıyor

Tüm cellatlara rağmen: “Herkes barış içinde yaşasın!” Sanki başka bir dünyadan geliyordu. Seninle tanışmak istedim ve ağabeyin Yaşasın Aslan’ı aradım. Ailece günlerini evlerinin altında bulunan sempati çadırında geçirdiklerini ve akşamları hastanenin acil servisine taşındıklarını anlattı. Çünkü her gece aile dışında biri ya tansiyonu yüksek ya da çarpıntısı oluyor ve dayanılmaz acılar çekiyordu.Bir başka aile. Fikrini almak için konuşmak isteyen herkese çok iyi davranıyorlar, “Defol kardeşim, acı çekiyoruz!” Aslan ailesinin kökleri Horasanlıdır. Elazığ’a yerleşirler ve oradan Mersin’e geçerler. Mehmet Aslan orada büyümüş, büyümüş, babası gibi saygı duyulan, kendini ifade eden, hayatın her aşamasında dinlenen, lise mezunu, grafik tasarımcıdır. Zarf tasarlar, kartvizit basardı… Ama bir gece ofisine girip tüm matbaa makinelerini çaldılar. Sonra evden çalışmaya başladı. Sizce de eve hırsız mı girdi? O zamandan beri düzenli bir işi olmadı. Kendine ait bir evi yok. Annemle yaşıyorsun. Eşi bir nakliye şirketinde çalışıyor…” Özgecan’ın babasıyla ilişkisi çok özeldir. Psikoloji eğitimine, diğer kızının konservatuarda müzik eğitimine katkıda bulundu… Biz ona “Özgecan” diyoruz, aslında ailesi ve etrafındaki herkes ona Özge diyor. Ayrıntıya girme kardeşim. Bilmiyorum! Benden sadece iki yaş büyük, 47 yaşında. Ama ruhu yaşlanmış gibi. Bana bu dünyada birçok kez gelip giden çok gelişmiş bir ruh izlenimi verdi. Derin ve katmanlı konuşuyor. Farklı konuşamıyor bile, farklı bir bilgelik seviyesinde, tasavvufa olan ilgisi hemen belli oluyor. Kalbim ağrıdı, sakalı üç günde bembeyaz oldu. Ama beni asıl şaşırtan abisi Yaşasın Aslan’ın “Sana bir şey soruyorum” demesi oldu. “Tabii dinliyorum” dedim. “Nasıl?” Aile, kızlarının öldürüldüğünden haberdardır, ancak bizim bildiğimiz detaylara sahip değillerdir. Eve gazete getirmedikleri için internette onları takip etmesine izin vermiyorlar.Kimse Mehmet Aslan’ın karşısına çıkıp Özge’nin son anlarını ve maruz kaldığı işkenceleri anlatmıyor! Belki bu röportajı da okumamıştır.

Yaşasin Bey Amca, Özge’yi teşhis etmeye çalıştı, ağladı ve “Kardeşim son bir kez kızını görmek istedi ama izin vermedim. ‘Yüzü iyi durumda değil’ dedim. ‘Unutma Özge hep gülümser kardeşim’ dedim. Çünkü kızını böyle görseydi hayatına devam edemezdi… “Yaşasın Aslan, bana işkenceyle ilgili bilmediğimiz detayları anlattı. Çok çok kötü. Büyük bir dayanışma içindeler. Yaşasın Bey diyor ki: “Kardeşimin sabrı da bizi destekliyor. Sağduyusuna karşı fazla ileri gidemeyiz. Abim hep böyleydi, çocukken bile farklıydı…” Bu acılı babayı dinleyelim, yüreği güzel insan Mehmet Aslan…

Özgecan'ın babası Mehmet Aslan herkesi şaşırttı: gönlüm yandı, yandımÖzgecan, okuyan Üniversitede psikoloji okuyor, dolabında Kanadalı rock şarkıcısı Avril Lavigne’in fotoğrafları var. Kütüphanesinde Freud’dan Nietzsche’ye, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Hakan Günday’a, Halil Cibran’dan Adam Fawer’a pek çok yazarın kitapları var.

Nasıl, ne diyeceğimi bilemiyorum. Sempatilerim. Allah sabır versin…

-Teşekkürler, kaçırmayın.

Kızınızın zulmünü düşünmüyoruz bile. bir an. Kim bilir nasılsın…

– Elbette iyi olamazsın ama yine de teşekkürler. Bazı fiziksel problemlerimiz var, ailemizden biri sürekli hastanede.Özge gittiğinden beri her akşam gündüz taziye çadırında, gece hastane acilindeyiz. Ama yaşadığımız acılara rağmen aklımız hâlâ yerinde.

30 yıldır iyi bir insan olmaya çalışıyorum

Tüm Türkiye söylediklerinize ve size hayran. Büyük bir vahşetle karşılaştın ama “Sevmekten başka çaremiz yok!” dedin. Herkesin şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?

-Peki efendim, bu ciddi olayın üzerinden yıllar geçmiş olsaydı, sizin alışık olduğunuz tepkiyi verirdim. Başka bir deyişle, zihnim engellenecekti, hangi duyguları beslesem ve güçlendirsem, bunlar ortaya çıktı. Ancak bu, yıllar içinde değiştiğim anlamına geliyor ve acımı ifade etme şeklim de öyle.

Yıllar içinde ne oldu?

– denedim. İyi bir insan olmaya çalıştım. Benimki bir iddia değildi, 30 yıllık bir uğraştı. 30 yıldır bu amaç için savaşıyorum. Mümkün olduğunca egomu sıfırlamaya çalışıyorum. Egomun beslendiği tüm kanalları zayıflatmaya çalışıyorum. Ama elbette kolay olmayacak. İnsanlar değişmek isteseler de değişemezler. Değişimin nasıl olacağını anlaması 15 ila 20 yıl alıyor.

Çocuğu vahşice öldürülmüş bir baba olarak merhametli konuşmanızın açıklaması ne olabilir? Bize bir ders vermek ister misin?

-Estağfurullah! İçimde ne varsa, dilimdedir. Dilimde ne varsa içimde o var…

Önünüzdeki katillere karşı yine de soğukkanlılığınızı koruyabilecek misiniz?

– Ben böyle empati kurmak istemiyorum. Senin sorduğun soruyu ben de kendime sordum. Onları affetmeye hiç niyetim yok. Cezalarını çekmelerini istiyorum.

Ama “Onların peşine düşme!” “Ödesinler!” diyorlar. Bu noktaya nasıl geldiniz? Bu inanılmaz bir başarı! Acıyla yanan bir adam nasıl olur da evladının katillerine karşı bu kadar hassas olabilir?

-Peki efendim, sonuç olarak dünyayı bir savaş alanına çevirir ve insanları içine iter. Talihsizlik I Yıllarca ruhumla mücadele ettim. Hep güzellik aradım. İnsanlara olan saygımda, sevgimde ve saygımda asla başarısız olmadım. En zor durumlarda bile “bilinçli sessizliği” seçtim.

Hırs ve intikamdan bu şekilde mi kurtuluyorsunuz?

-Evet. Şöyle açıklayayım: Bir insan toprağa bir tohum eker. O tohumun büyüyüp fidan, gül, ağaca dönüşmesi ve meyve vermesi zaman alır. Ama o tohumu ekmezsen, o sonucu alamazsın. Bu istemektir. Ama sadece istemek yetmez. Sulayacaksın, doğrayacaksın, savaşacaksın, umursayacaksın. Güneş görecek ve biraz zaman geçecek. Ancak o zaman meyveyi alabilirsin. Aynısı insanlar için de geçerlidir. İnsan değişmek istiyorsa, iyiye ve güzele yönelmek istiyorsa kalbine bir sevgi tohumu ekmelidir.

SİZİ DEĞİŞTİRECEK KİŞİ, GELİN BULUN!

<img src="https://i4.hurimg.com / i /hurriyet

Peki bunu kendisinin gerçekleştirmesi mümkün müdür?

-Birisi değişmek isterse arayışa girer ama mutlaka yol gösterecek birileri vardır bu yol rehbersiz değildir insanın kendi araştırmasıyla bulamaz seni değiştirecek olan seni bulur toprağa ekilen bir tohum gibi kalbine güzel bir düşünce eker Ve siz bu güzel düşünceyi kuruyorsunuz.Yani toprakta su, kalbinde bir ruh dengesi var.Ve hepsinden önemlisi sabır.Bekleyin.Onların da güneşe ihtiyaçları var.Burada güneş, bu güzel tohumu kalbine ekmiştir.Güneşin efendisidir.Mürşidler, hurşidlere benzer. e Değişim ve dönüşüm sürecinde yapmış olduğunuz. Kısaca “Ariflik Mektebi” olarak adlandırılmaktadır. Ariflik okuluna gitmeyen bir insan bu aşk cevherini asla işleyemez.

ÖLÜM SON DEĞİLDİR, ENERJİNİN BAŞKA BİR BOYUTUNA GİDER

Biz pes ettiğimizde içimizdeki tüm güzellikler ortaya çıkıyor diyorsunuz. Savaşırsak ruhlarımız kazanır.” Tam olarak ne demek istiyorsun? Ruhu kazanmak ne demektir? Katiller egolarına yenik mi düşüyor? Kızınızın cinayetine de yenik mi düştünüz?

-Elbette. Sadece katiller değil. Belki de son şeklidir… Son adım bir canlıyı öldürmektir. Bir canlıyı katledebilmek için… Bir çiçek koparan, ağaç kesen katildir…

Üstat SİZE KAPIYI GÖSTERİR, GİDİN

Özgecan'ın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: kalbim Ateşi döv, yanıyordumFotoğraflar: Muhsin AKGÜN

Mehmet Bey, birçok sorunu aşmış bir ruhani lider gibi nasıl konuşursunuz?

Ayrıca bakınız: Emekliler İçin İş Kurma Rehberi

-Estağfurullah Efendim, haha, ben öyle biri değilim. Kendime inandığım şeyler bunlar.Bütün kutsal dinlerin ve öğretilerin çok temel bir ilkesi vardır. Her iyinin içinde bir kötülük ve her kötünün içinde bir iyilik vardır. Biliyorsunuz bizim dinimizde iyilik ve kötülük Allah’tandır. İyinin gerçekten iyi mi yoksa kötü mü, kötünün gerçekten kötü mü yoksa iyi mi olduğu daha sonra görülecektir. Hepimizin kalbinde merhametli ve şeytan var. Yani “Nefs.” Rahman, Allah’ın nurunu her canlıya yayar. Ego ise hayatımızın yüzde 90’ını oluşturuyor. Bundan kurtulmanın yolu da bütün büyükler, evliyalar, evliyalar ve dervişler gibi her şeyden birazcık lütufta bulunmaktır. Daha az yersin, daha az uyursun, daha az konuşursun. Çünkü nefs dokunmayı, tatmayı, hoşuna giden sözleri duymayı, güzel kokuları koklamayı, yani beş duyumuza hitap eden güzel duyuları sever…

Bu kanallar egoyu besler mi?

-Evet. Bu kanalların her birini kasıtlı olarak azaltırsanız, egonuz zayıflar ve içinizde depremler başlar. Çünkü savaşıyor, aynı zamanda direniyor. Bu savaşı birçok kez verdim. hepsini kaybettim Teslim olduğumda, gördüğünüz adam oldum. Çünkü insan nefsle yaptığı savaşların hiçbirini kazanamaz. Ben de kazanamadım.

“İtaat” ne demek?

-Allah zaten ayette söylüyor. “Beni ruhumun ellerine bırakma. yeterince güçlü değilim Ben fakirim, çaresizim. Sen alimsin, sen alimsin, sığınacak yerim yok. Yol gösterecek kimsem yok. Bana yardım et. Bilgimi genişletiyorsun. Bana taşıyamayacağım yükü yükleme…”

Ya nefsimizden kurtulamazsak? “Anneler babalar ağlayacak, meleklerin kanatları kopacak” derken, “tecavüzler, cinayetler bitmeyecek” mi demek istediniz?

-Evrenin yaratılışından bu yana dünya iyi ve kötü arasında savaş halindedir. Dünya bu ikilemden ibarettir.

Mehmet Bey, nerede bu kadar geliştiniz? Ne okudunuz, kimden ilham aldınız?

– Lise mezunuyum. İnanç farklı bir eğitimdir. Üç üniversiteden mezun olsam belki bu şekilde eğitim alamazdım.

Bu kadar geliştiniz…

-Efendim , irfan okuluna gitmemiş ve bir akıl hocasının elinden tutmamış olanlar, bir lidere bağlı olmayanlar, her şeye sıkı bir sadakatle şükretmeyenler, sabrı olmayanlar, yanmayanlar, canı yanmaz. ! Yapamaz. Akıl hocası olmadan olmaz. Bahsettiğim şeyin özü buydu. Akıl hocası olmadan olmaz. Kapıyı kendin bulamazsın. Efendi sana kapıyı gösterir, sen gidersin. Mürşid seninle gelmeyecek. Sadece yolu gösterir. Git. Tehlikede olan ruhunuz, evrim seviyenizdir. Ruhsal gelişiminizin yükselmesi için bu yolda her düşünceyi ve acıyı deneyimlemelisiniz. Yaşayacaksın, düşeceksin, kalkacaksın, acı çekeceksin, karaciğerin parçalanacak, her gün ağlayacaksın ama yine de “Her şey için teşekkürler!” Söyleyeceksin Tanrı’nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bizden istediği tek şey samimiyettir.

ÖLÜM SON DEĞİL, FORM DEĞİŞİKLİĞİ

Özgecan'ın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: Yüreğim yandı, yandım

Hep böyle miydiniz?

-Efendim, ben hep böyleydim. 7-8 yaşlarındayken “Allah’ım ben kimim?” dedi. Şöyle söylerdim. Tebrizli Şems’in hikayesini biliyorsunuz değil mi? Tebrizli Şems babasına çok üzüldü: “Oğlum, senin için çok üzgünüm, neden böylesin!” dedi. Cevap verecekti, “Baba. Ben bunun için doğdum. Diğer çocuklarına üzülüyorsun!” Demek istediğim, ördek suya girerse boğulmaz. Bu onun doğasında var. Bir kartal doğduğunda uçma içgüdüsü vardır. Uçmak rahatsız etmiyor. Deneyemez. Sadece kanatlarını açar. Doğumdan itibaren hazır. Uçuyor…

Geliştirmek istediğiniz yerlere gittiniz mi?

-Evet. Adını şu anda söyleyemediğim, iyi kalpli biri olduğunu düşündüğüm bir Allah dostuyla tanıştım. Zaten belirli bir şey aradığım için, gerçek şu ki ben onu ararken o beni buldu. Akıllı ya da akıllı değilim. Ama bunun akıl ve zeka ile ilgisi yok. Bu bir şans meselesi. Bu arada, ölüm bir son değil. Başka bir enerji boyutuna girin ve formu değiştirin…

Size rehberlik eden bu Tanrı dostu hala hayatta mı?

-Hayır, öldü. Onun tarafından eşsiz kitaplar yazdım. Tüm insanlığa mal olmaları için onları bastırmayı düşünüyorum.

OZGE KESİNLİKLE BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRECEK

Özgecan'ın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: Yüreğim yandı, yandım

Kızınızın psikolog olmak istemesindeki rolünüz nedir?

– Çok isterim. Benim gibi kızım da her şeyi ve herkesi hissetti.

Özgecan’a ne kadar yakındınız?

– Çok yakındık. Her gün sohbet ederdim. Bir kere başlardık, en az 2-3 saat konuşurduk. Birçok soru sordu.Ben küçükken böyleydi. Her şeyi bilmek istiyordu. Hep “Baba ben senin gibi her şeyi ne zaman öğreneceğim” derdi. Ve dedim ki, “Zamanı geldiğinde, sana her şeyi tek tek anlatacağım. Ve sen de dünyanın en iyi psikoloğu olacaksın.”

Ne iş yapıyorsun?

-Eskiden grafik tasarımcıydım…

harikaydı, pes etmedi

Herkesi şaşırtan Özgecan'ın babası Mehmet Aslan: Kalbim yandı, yandım

En iyilerini de belirlediniz mi?

-Evet. Kızlarıma isim verdim. Özge ve Best. Müzisyen biri olarak diğer kızıma Beste adını verdim. Ayrıca müziğe olan ilgisini geliştirmek için konservatuarda okuyor. Çok yakın iki kardeştiler.

Bu bizim başımıza hiç gelmemiş gibi davranıyoruz. Sanki her zaman bir başkasının, komşunun başına geliyormuş gibi.

Ayrıca bakınız: Boş Araziler Üzerine İş Fikirleri Morfikirler

– Ben de aynı şekilde hissettim. Benim başıma gelmezdi. Kişi ölümü kendisine, bir aile üyesine veya sevdiklerine bağlamaz. Ama her can ölümü tatmalıdır.

Çantanızda neden biber gazı var?

-Bildiğiniz gibi ortam iyi değil. Annesi bazen geç kalabiliyor, bazen arkadaşlarıyla kafeteryada yiyip içebiliyordu, bu yüzden tedbir olarak yanında taşımasını istedi. Ama olmadı.

Özge’nin kişiliğinin en belirgin özelliği neydi?

– Çok hırslı ve çalışkandı. Pes etmemesi gerektiğini biliyordu. İnsanın dış dünyada bir amacı, iç dünyasında büyük bir hayali olmalıdır. O da. Dedim ki: “Gerçek olduğunu hayal et!” Bu cümleyi ilk duyduğumda çok şaşırmıştım, çünkü biz küçükken çevremizdekiler bize “Eliniz boş hayal kurma!” derdiniz. Bunu kızlarıma hiç söylemedim.

O gün yanında bir telefonu olsaydı sonuç farklı olur muydu? Aklınıza böyle şeyler geliyor mu?

-Bak, her şey Allah’ın takdiridir. Bunca yıldır yaşadığım tecrübelerin bu ilahi tezahürün hazırlıkları olduğuna inanıyorum. Sanki bu acıya katlanmak için eğitildim. Ve sonunda söylenecek bir şey yok. Bir sonraki kelime sadece sahibiyle konuşulur. Ama tabii ki şaşkınım. Bu olayda tesadüfi olamayacak ilahi bir plan vardır.

Nasıl yani?

-Genellikle telefonunuzun yanınızda olması gerekir, değil. Bu arkadaşla vakit geçirdikten sonra hep otobüs durağına gittiler, ilk önce Özge bindi. Bu sefer tam tersi oldu…

BEN KARŞI OLSA SEVDİM DERSİM

Özgecan'ın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: Kalbim yanıyordu, yanıyordum

Şey, kızınızın babası. Onun felaketi diğer kızların hayatını kurtarabilir mi? Böyle bir umudunuz var mı?

-Olmaz mıydı? Tabii ki, her insanın kaderi benzersizdir. Ancak kesin olan şey, Özge’nin bir şeyleri değiştireceğidir. Belki kadına yönelik şiddete karşı daha duyarlı hale geliyoruz, toplu taşıma araçlarına kameralar yerleştiriliyor, idam tartışmaları belli bir caydırıcılık yaratıyor, belki birbirimize karşı daha merhametli oluyoruz. Küçücük bir kelebeğin kanat çırpışı on binlerce kilometre ötede bir kasırgayı tetikleyebilirse, Özge bu ülkede çok şey değiştirebilir. Umarım öyledir.

Sabah uyandığınızda, bir an için bu olay hiç yaşanmamış gibi mi geliyor?

-Evet.. .Ama birdenbire hatırladım

-Evet. p>

Karşınızda olsaydı ne söylemek isterdiniz?

-Onu çok seviyorum…

30 YILDIR BU ETKİNLİK İÇİN HAZIRLANIYORUM

Neden idama karşısın? İdam cezasına ideolojik olarak karşı çıkanlar olabilir, bunu anlıyorum ama kendi çocuğuna gelince sular kesiliyor… Evet, ilahi adalet tecelli edecek, buna da inanıyorum. Ama çözüm idam değil. Ölüm cezası caydırıcı olabilir ama kızım yüzünden tartışılıyor olması da beni rahatsız ediyor.

Tanrı kendini yarattı

Özgecan'ın herkesi şaşırtan babası Mehmet Aslan: Yüreğim yanıyordu, yanıyordum ateş Binlerce kişi günlerdir taziye çadırına akın ediyor. Aslan ailesine taziyelerini iletiyor.

Özgecan’ın görevde olduğunu düşünüyor musunuz? Kadın cinayetlerine karşı önlem alınmasını sağlamak için…

-Allah bilir. Erzurum’dan güzel bir zat aradı ve “Allah Azrail’i küçük bir çocuğun canını alması için gönderdi. Azrail görevini yapıyordu ama çok üzüldü. Çünkü çocuk çok güzel ve masumdu. Tanrı’ya o çocuğun canını neden aldığınızı sordu. Tanrı ormana git bir ağaç kes ve beni buraya getir dedi. Azrail gitti, gitti, bir gül goncasıyla döndü.Tanrı sordu, ormanda bu kadar çok yaşlı, kuru ağaç ve dal varken neden bu gülü getirdin? Azrail cevap verdi: “Yarabbul Alemin. Çünkü bahçenizin güzelliği yakışır!” Erzurum’dan başsağlığı dileyen kişi, “Oğlum, Allah Özge’yi kendine yarattı. o bir melek Geldi, görevini yaptı ve gitti…”

Siz de buna inanıyor musunuz?

-Bu vahşi olaydan sonra tüm Türkiye bir oldu. Başka hangi güç bunu yapabilir? Onun inancına göre bu, Allah’ın hikmetidir.

Karınız katil olduklarını söyledi. Senden daha yumuşak konuştu. Veren farklı bir acı mı yaşıyor?

-Doğru. Annelerde sevgi ve duygu yoğunluğu biraz daha fazla olabilir. Buna da saygı duyuyorum.

Bir yerde şöyle dedin: “Meleğimin kanatlarını kestiler. Yarın meleğinin kanatlarını kesmeye gelecekler. Herkes kalbindeki sesi dinlesin. Bana yıllarca neler olabileceğini söylediler ama anlamadım. Gözlerim kör, kulaklarım sağır, dünyayı kovalıyorum…” Bu sözlerle ne demek istediniz?

-Peki efendim, yaklaşık 30 yıldır can dostum dediğim bu değerli insanla tanıştım hatta manevi babam bile ve rüyamı paylaştım sadece rüyalar değil bazı berrak vizyonlar bazı duyular dışı vizyonlar ben her şeyi farklı bir yoğunlukta yaşıyorum bilgi ve deneyim kazanmak zaman alır. bende de olmadığı için gördüklerimi yorumlayamadım. ama şimdi o 30 yılda bu etkinliğe hazırlandığımı anlıyorum.

ÇOK KİŞİ EMPATİ YAPIYOR

Herkesi şaşırtan Özgecan'ın babası Mehmet Aslan: Yüreğim yandı, yandı

“Halk, Bunu yapanlar ancak mahkemeye çıksın ve cezalandırılsın…” dediniz. İşkenceye, tecavüze uğramasınlar… Bu nasıl bir yüce gönüllülüktür? İnsanlar hadım etme ve idamdan bahsederken, “Allah anne ve babalarına da yardım etsin” diyebilirsiniz…

-Birçok güzel insan kendini bizim yerimize koydu ve bizimle empati kurdu. Acımızı kendi kalplerinde hissederek, içimizdeki ateşi söndürmek için koşarak geldi. Hepsini saygı ve hürmetle selamlıyorum. Kendimi onların anne ve babasının yerine koydum. Evet, ben de bunu hissettim.

Ayrıca bakınız: YMM Nedir?

.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button